Karşılaştırma yapmak istediğiniz sektörü seçin!
Suyun yenilenebilir özelliği olması, doğaya karbon salınımı Rüzgar ve Güneş enerjisinden sonra gelmesi Hidroelektrik Enerjiyi yenilenebilir ve temiz bir enerji olarak tanımlamamıza sebep olmaktadır. Suyun gücünden elektrik enerjisi üretebilmek için bu gücü elektriği çevirebilecek bir mekanizma olması gerekmektedir. Bu mekanizma Hidroelektrik santralidir.
Ekim 1881 yılında Londra’nın güneybatısında yer alan Godalming kentinde bulunan Wey Nehri üzerinde iki işletmeci tarafından “Central Power Station” adıyla dünyada bilinen ilk hidroelektrik santrali kurulmuş ve elektrik üretilmiştir. Hatta santralin ilk müşterisi Godalming Belediyesi olmuştur. Ancak o zamanki şartlar (sokak aydınlatmaları için elektrik enerjisinden aydınlatma amaçlı ampullerin dayanıksız olması ve halkın gaz lambası gibi ucuz bir üründen vazgeçmesi gibi) santralin kısa sürede elektrik enerjisi üretiminin durdurulmasına sebep olmuştur. Fakat cesaretle atılan bu ilk adım Hidroelektrik enerjisinin günümüzdeki önemine kavuşmasında büyük rol oynamış ve sonraki yıllarda teşebbüslere cesaret vermiştir. Ülkemizde ise 1902 yıllından itibaren hidroelektrik enerji santralleri devlet ve özel teşebbüsler ile kurulmaya başlamıştır. Sultan 2. Abdulhamit’in Mersin/Tarsus'a ilk santralimizi kuruduğu bilinmektedir. Cumhuriyet tarihinin ilk santrali ise Trabzon'un Işıklar ilçesinde 1929 yılında üretime başlamıştır.
Depolama (Barajlı) Tipi HES
Sadece elektrik üretimi için değil şehir şebekesi kullanımı ya da tarım arazilerinin sulanması için de bu barajlar kullanılmaktadır. Bu özelliği barajlı HES'ler diğer HES'lerden ayırılmaktadır. En sık kullanılan hidroelektrik santral tipidir diyebiliriz.
Akarsu üzerine suyu biriktirme amacı ile baraj seti yapılarak bu setin arkasında bir rezervuar ve ya yapay göl oluşturulur. Potansiyel enerjiye sahip biriken su, baraj kanallarından serbest bırakıldığında kinetik enerjiye dönüşür. Jeneratör türbinlerine çarpan bu güç ile elektrik enerjisi üretilir. Barajlarda debi düzenlemesi yapmak mümkün olduğu için yazın kurak dönemler de dahi elektrik üretimi yapılabilir. Diğer tip santrallerde bu düzenleme olmuyor. Tabi kuraklığın boyutuna göre bazen barajlar dahi elektrik üretememektedir.
Şekil 1: Baraj Tipi Hidroelektrik Santrali Çalışma Prensibi
Ülkemizin en büyük dört barajı
- Atatürk Barajı (Kurulu Güç: 2400MW)
- Karakaya Barajı (Kurulu Güç: 1800MW)
- Keban Barajı (Kurulu Güç: 1330MW)
- Altınkaya Barajı (Kurulu Güç: 700MW)
Akarsu Tipi (Kanal Tipi) HES
Nehir tipi santrallerde en önemli konu suyun düşüş yüksekliğidir. Kurulacak santralin gücü ve verimliliğini etkileyen en önemli faktördür.
Şekil 2: Kanal (Nehir) Tipi Hidroelektrik Enerji Santrali
Gel-Git (Med-Cezir) Tipi HES
Ülkemiz Gel-Git yapısına uygun denizi olmadığı ya da yeterli seviyelerde olmadığı için bu santral tipinden ülkemizde yer almamaktadır. Ancak çok yaygın olmasa da dünyada örnekleri vardır.
Yukarıdaki gel-git tipi hidroelektrik enerji santrali görselinde 1,2,3 ve 4 rakamlarıyla ifade edilen bölümler şu şekildedir:
1.Sea Snakes (Deniz Yılanları): Dalga enerjisi dönüştürücünün segmentleri, dahili hidrolik silindirleri hareket ettirmek için yüzeyde dalgalanırlar ve bir demiryolu vagonunun boyutundadırlar.
2.Fanlar: Rüzgar türbinlerine benzerdir ve gelgit sırasındaki akıntı değişimi ile hareket ederler.
3.Uçurtma: Deniz tabanına veya nehir yatağına bağlanan küçük türbinler, nispeten daha düşük gelgit dalgalarından da güç üretebilir.
4.Kürekler: Deniz tabanına sıkı sıkıya menteşelenen yüzer kanatlar, suyu yüksek basınçlı bir boru hattından iterek karadaki türbini çalıştırır.
Depresiyon Tipi HES
Temel olarak denizden alçakta olan çöllerde veya deniz kıyısı olan çok sıcak bölgelerde suyun buharlaşma hızının fazla olmasından faydalanarak elektrik üreten tesislerdir. Denizden getirilen su bu çukura dökülür ve burada elektrik üretilir. Dökülen su hızlı buharlaştığından çukur dolmaz ya da taşmaz. Bu tip santrallerden dünya üzerinden devreye girmiş bir güç yok bildiğim kadarıyla ancak proje aşamasında olan 1200MW güce sahip bir santralin olduğu biliniyor.
Dünyada ve Türkiye’de Hidroelektrik Kurulu Gücü ve Üretimi
Şekil 1’de 2019 Dünya Hidroelektrik Enerji üretimi ve Kurulu Gücünü görmektesiniz. IHA verilerine göre, 2019 yılı Dünya HES kurulu gücü 1,308 GW ulaşmış olup yine 2018 yılında 4,306 TWh enerji üretimi gerçekleşmiştir.
Şekil 4: 2019 Dünya Hidroelektrik Kurulu Gücü ve Gerçekleşen Üretim
Ülkemizde yıllar içinde Hidroelektriğin aldığı payı aşağıdaki tabloda daha net görebilmekteyiz. Tabloda yer alan ”HES PAYI”, toplam kurulu güce oranlanmıştır. (Kaynak : TEİAŞ)
Yıl | Hes Kurulu Güç MW | Toplam Kurulu Güç MW | HES Payı |
---|---|---|---|
2000 | 11,18 | 27,26 | %41 |
2001 | 11,67 | 28,33 | %41 |
2002 | 12,24 | 31,85 | %38 |
2003 | 12,58 | 35,59 | %35 |
2004 | 12,65 | 36,82 | %34 |
2005 | 12,91 | 38,84 | %33 |
2006 | 13,06 | 40,56 | %32 |
2007 | 13,39 | 40,84 | %33 |
2008 | 13,83 | 41,82 | %33 |
2009 | 14,55 | 44,76 | %33 |
2010 | 15,83 | 49,52 | %32 |
2011 | 17,14 | 52,91 | %32 |
2012 | 19,61 | 57,06 | %34 |
2013 | 22,29 | 64,01 | %34 |
2014 | 23,64 | 69,52 | %34 |
2015 | 25,87 | 73,15 | %35 |
2016 | 26,68 | 78,50 | %34 |
2017 | 27,27 | 85,20 | %32 |
2018 | 28,29 | 88,55 | %32 |
2019 | 28,50 | 91,27 | %31 |
2020 | 30,98 | 95,89 | %32 |
2021 | 42,27 | 98,48 | %43 |
Tablo 1: Yıllar itibarı ile Türkiye Hidroelektrik Santral Kurulu Gücünün Toplamdaki Payı
Türkiye’nin brüt hidrolik potansiyeli 430 milyar kWh/yıl, teknik potansiyeli 215 milyar kWh/yıl ve ekonomik olarak kullanılabilir hidrolik potansiyeli de 125 milyar kWh/yıl olarak verilmektedir. Dünya küresel ısınma sorunu iklim değişikliklerini beraberinde getirmekte. İklim değişikliği yağış rejimlerini düşüreceği gibi sıcaklık artışı ile birlikte yerüstü sularıyla elektrik üretimine negatif etki edecektir.
Aşağıda Meteoroloji Genel Müdürlüğünün kendi web sitesinde yayınladığı grafik verilmiştir:
Yukarıdaki grafikte ülke genelinde yıllık alansal yağışlar gösterilmektedir. Her ne kadar 2019 yılında HES elektrik üretimleri ulusal düzeyde rekor kırmış olsa da (diğer yıllara göre ortalamanın üzerinde yağış almıştır) 2013 ve 2017 yıllarına göre yağış miktarı azalmaya devam etmektedir. Tüm bunların yanı sıra elektrik talebi ise sürekli artış kaydetmekte ancak elektrik üretiminde hidroelektrik santrallerinin payı da giderek azalmaktadır.
Sonuç olarak ithalata dayalı fosil enerji kaynakları ile enerji üretimi yerine HES üretimlerinin arttırılabilmesi için öncelikle tüm dünyanın iklim değişikliği ile mücadele etmesi gerekiyor. HES projelerinin çevreye negatif etkisi olduğunu kabul etmemek gerçeği görmezden gelmek olsa da fosil enerji kaynaklarının çevreye verdiği zararın yerine hidroelektrik santrallerinin vereceği zarar tercih edilebilir.